Merkezde 5 mahalle, kırsalda 2 Belde, 64 köy ve bu köylere bağlı 24 mezra ile 17 kom… Rakamlara bakınca devasa bir yapı, ama gerçekliğe bakınca geri kalmışlık, sahipsizlik ve ilgisizlik diz boyu. Yıllardır aynı kısır döngünün içinde dönüp duruyoruz. İdil’de sanki zaman durmuş gibi. Ne bir adım ileri, ne bir taş üstüne taş. Çünkü bu ilçeye gerçekten sahip çıkan, taşın altına elini koyan kimse olmayacak

Her seçim dönemi aynı senaryo: Adaylar çıkıyor, gövde gösterileriyle projelerini anlatıyor. Su kesintileri bitecekmiş, yollar asfalt olacakmış, gençler için sosyal alanlar kurulacakmış… Peki, sonra ne oluyor? Seçim bitiyor, koltuklar değişiyor ve sahneye ezberden bir bahane çıkıyor: "Önceki dönemden kalan borçlar…"

Evet, her gelen başkan aynı cümleyle başlıyor söze. Belediyenin borç batağında olduğunu, kasada para olmadığını söylüyor. Sanki seçime girmeden bu tabloyu bilmiyorlarmış gibi. Oysa bu insanlar göreve gelirken her şeyi biliyor, bilmekle kalmıyor, “Bize yetki verin, ne borç tanırız ne sorun” diyorlardı.

Madem borçları biliyordunuz, neden göreve talip oldunuz?

İdil halkı sizden şikâyet değil, çözüm bekliyor. Bizler artık “mali tablo” masallarını dinlemekten yorulduk. Su istiyoruz, yol istiyoruz, park istiyoruz. Çocuklarımızın oynayacağı, gençlerimizin nefes alacağı alanlar istiyoruz. Çamura saplanmadan yürüyebileceğimiz sokaklar, 24 saat kesintisiz suyu akan bir ilçe istiyoruz.

Evet, borçlanın. Gerekirse şimdiki borçların on katına çıkın ama geride bir eser bırakın. Yeter ki İdil’i hak ettiği noktaya taşıyın. Emin olun, kimse size “neden borçlandınız” demeyecek. Hizmet edene halk hesap sormaz, halk alkış tutar.

Altyapı desen, yıllardır tamamlanmadı. Yollar delik deşik, sular ya akmıyor Her gelen belediye başkanı bir öncekinin enkazını konuştu, hizmete değil geçmişe takıldı. Kayyumlar geldi, seçilmişleri suçladı. Seçilmişler geldi kayyumları suçladı. Her gelen kendi yandaşlarını işe aldı. Ama İdil’de doğru düzgün bir çivi bile çakılmadı. İdil Belediyesi Çalışanların Hepsinin Tüm Malvarlıkları MASAK tarafından araştırılması gereken bir konu, önceden ve sonrası

Siyasetçiler… Hepsi koltuklarını korumanın, etrafına pay dağıtmanın derdine düştü. İlçeyi düşünen, geleceği planlayan bir tek kişi çıkmadı. Ama suçlu sadece onlar mı? Hayır! En büyük eksiklik bizde, halkta. Biz ne istediğimizi bilmiyoruz. Talep etmiyoruz. Sorgulamıyoruz. İradesizliğimizin bedelini ödemeye devam ediyoruz.

Yıllardır tek bir milletvekili bile çıkaramadık kendi içimizden. O yüzden de İdil’in ne adı var mecliste, ne de çözüm bekleyen sorunlarına bir el değiyor. Bizi temsil eden yok. Çünkü biz önce kendimizi bile temsil edemiyoruz. Bu bir kader değil, açık bir başarısızlıktır.


Etrafımızdaki ilçelere bakıyoruz. Bizden çok daha küçük, imkânları sınırlı ama ilerlemişler, kalkınmışlar. Çünkü onlar bir olmuş, dertlerine sahip çıkmış. Bizde ise hâlâ parkı olmayan, sosyal hayatı bitmiş, gençliğe umut veremeyen bir idil var.



Artık uyanmalıyız. Siyaset kavgalarıyla, hizipçilikle, ‘bizden mi sizden mi’ hesaplarıyla bu ilçe bir yere varamaz. Gözümüzü açmazsak, sesimizi yükseltmezsek, birlik olmazsak bu çöküş devam eder. Ve bilin ki; bir ilçeyi sadece yöneticiler değil, sessiz kalan halk da çürütür.



Unutmayalım ki; gelişmiş bir ilçe tesadüfen oluşmaz. Ortak bir akıl, samimi bir çaba ve güçlü bir birliktelikle inşa edilir.



Bu saatten sonra ya topyekûn silkelenip idil'i hak ettiği noktaya taşırız… Ya da olduğu yerde çürümeye mahkûm oluruz. Karar bizim.



Kalın sağlıcakla…