Sadece 25-30 metrekarelik basit bir dükkânın kira bedeli 10.000 TL’yi buluyor. Ev kiraları da aynı şekilde astronomik seviyelere ulaştı. Bu duruma tepki gösteren vatandaşlar, “Delinin biri kuyuya taş attı, şimdi herkes o taşı çıkarma derdinde” diyerek yaşanan çılgınlığı özetliyor.

Kiralardaki bu anormal artışın sebepleri arasında:

Birbirini taklit eden fırsatçılık,

“Satmasam da olur” mantığına dayanan tok satıcı psikolojisi,

Almanya ve çevre ülkelerden dönen gurbetçi zenginlerin piyasaya etkisi,

Hızla büyüyen para hırsı

gibi faktörler öne çıkıyor.

İlçenin her köşesi neredeyse bir "yapsat" şantiyesine dönüşmüş durumda. Yeni binalar hızla yükseliyor ama içleri boş, kiracı bulmak zor. Bu gidişatın kaçınılmaz bir sonucu olarak, İdil’deki ticari canlılık düşüyor, yeni memurlar gelmekten çekiniyor ve taşınmak isteyen aileler kararlarını erteliyor.

Ekonomistler, bu tür yapay şişmelerin uzun vadede “içten çöküşe” yol açacağını belirtiyor. Piyasa değerinin çok üzerinde belirlenen kiralar, bölgeye dışardan gelen yatırımcının ve iş kurmak isteyen girişimcilerin önünü tıkıyor. Yerel halkın elindeki mal varlığı da değer kaybedebilir; çünkü talep yoksa değer sadece kâğıt üstünde kalır.

> “Kâr sanılan bu kiralar, aslında ilçenin geleceğini kemiriyor.”

İdil’in geleceğini korumak isteyenler için sorulması gereken soru basit: “Bugünü kazanalım derken yarını kaybediyor muyuz?”